Niğde Müzik Kültürü
Bir toplumu tanımak ve öğelerine ayırarak çözümleyebilmek için öncelikle kültürünü irdelemek gerekmektedir. Kültür toplumun aynası ise bu aynadan en berrak yansımanın ise müzikal kültür öğeleri olduğunu söylemek doğru bir tespit olacaktır. “Müzik eserleri, sadece bir ses sistemine değil, etnolojik bir yapıya bağlı sosyal davranışlara dayanır. Müzik ürünlerinin çoğu, bir toplumun kimliğini oluşturan kültürün, simgeler ve davranış biçimleriyle dışa vurumudur. Müzik türleri içinde halkla en çok iç içe olanı şüphesiz halk müziğidir. Niğde’de Halk Müziği, İç Anadolu bozkırlarının yanık nağmeleri ve kıvrak İç Anadolu oyun havaları ile zenginleşmiş bir yapıda karşımıza çıkar. Ongan’a göre, “Şurası muhakkaktır ki; Niğdemiz, halk türkülerinin melodileri itibariyle Orta Anadolu’da en zengin kaynaklardan biridir”(aktaran: Vural ve Göher Vural, 2018: 77).
Niğde türküleri genel olarak hareketlidir. Halay oyunlarının hepsi türkülüdür. Niğdeliler genellikle Niğde türküleriyle İç Anadolu türkülerini çalıp söylerler. İç Anadolu türkülerinin dışında, diğer bölge türkülerinin söylenme şansı da pek yoktur. Bu durum, yöre insanının kendi kültürüne, türkülerine gösterdiği sadakatin ifadesidir. Sonuç itibariyle Niğde türküleri gerek türkü ezgisi gerekse türkü sözleri bakımından yörede görülen gelenek, görenek ve halk müziğinin karakteristik yapısına uygun özellikler taşımaktadır(İstanbullu, 2018: 22).
Niğde merkez, ilçe ve köylerinin müziksel özelliklerini ve düğünlerde görülen müziksel yapıyı Sabri Özdağ şu şekilde aktarmaktadır: Bor, Altunhisar ve Hasan Dağı eteklerinde bozlak türü havalar daha ağırlıklıdır. Üçayak gibi halay havaları bilinmez. Ova yerleşimlerinde ise Konya havaları kendini gösterir. Ulukışla, Çamardı ve Bulduruç’a kadar olan bölümde Adana havaları, barak tarzları değişik formlarda çalınan çiftetelliler ön plana çıkar. Şelekin’den Çiftlik (Melendiz) tarafına gelindiğinde yöreye ait türküler ve oyunlar görülür. Melendiz’de yöreye özgü üçayak devam etmekte ve aslına uygun olarak çalınmaktadır. Niğde merkezde ise karışık bir yapı görülmeye başlanmış beğeniye yönelik türküler ağırlık kazanmıştır. Altay Köyü ise etnik yapısı itibariyle musiki açısından yöreden farklıdır. Niğde’de düğün ve müziksel geleneklerinden hiç taviz vermeyen yer Fertek ve Koyunlu’dur. Niğde’de geleneksel olarak görülen takım çalgı, buradaki düğünlerin halen vazgeçilmezidir.
Niğde türküleri hakkında yapılan araştırma sonuçlarına göre; Niğde türkülerinin ağırlıklı olarak kırık havalardan oluştuğu, türkü ezgilerinde en fazla yer alan ölçü göstergesinin 4/4’lük olduğu, en çok kullanılan dizinin hicaz makamı dizisi olduğu ardından hüseyni makamı dizisinin geldiği; uşşak, hüzzam, kürdi ve rast makamı dizilerinin de kullanıldığı ayrıca türkülerde birden çok makam dizisinin de bulunabildiği görülmektedir. Türkülerin sözlerinde en çok; sevgiliye duyulan aşk ve özlem, hasretlik çekme, memleket sevgisi ve özlemi, vatan sevgisi ve özlemi gibi konular işlenmiştir.
Yapılan bir başka çalışmada ayrıca Niğde türkülerinin yarısının (%50,3’ünün)mâni karakterinde olduğu tespit edilmiştir. Aşk, ayrılık, kahramanlık, acı, sitem, hapishane, çatışma, askerlik, eğlence, beddua, avcılık konulu türkülerin yanı sıra mizahi yönü ağır basan türkülerin olduğu da dikkat çekmiştir. İncelenen türkü sözlerinde Niğde yöresinde sık adı geçen bazı günlük yaşam öğelerinin de çok kullanıldığı görülmüştür. Bunlar arasında bağ, bahçe, asma, kerpiç duvar, saz, bağlama, küçükbaş hayvan adları, çeşitli çiçek adları sayılabilir. Dini unsurlar içinde en çok Mevla ve Allah isimlerinin, şehirlerden Niğde’nin, hayvanlardan atın, çiçeklerden ise gülün sık kullanıldığı tespit edilmiştir. Ayrıca Niğde türkülerinde yer alan sözlü öğeler, Türk gelenekleri ve Türk mitolojisi ile de paralellik göstermektedir(Göher Vural ve Vural, 2013 :656).
Niğde de 1. Kırık Havalar, 2. Uzun Havalar 3. Kırık ve Uzun Havanın ortak kullanımı olan ezgiler ile karşılaşılmıştır. Zaten bu tespiti Ongan, Atılgan ve Tatyüz’ün çalışmaları da doğrulamaktadır. Bu bilgiye ek olarak Niğde yöresinde sıklıkla Bozlak türü ile karşılaştığımızı eklemeliyiz. Karakteristik bir tür olması nedeniyle bozlak hakkında biraz daha bilgi sunmanın uygun olacağını düşünülmüştür.
Bozlak acı acı bağırmak ve Feryat etmek demektir. Kelime olarak develerin bozulmasından çıktığı konusunda görüşler vardır. Develer yaz gelince yaylaları, son güz ayından sonra da kışlıkları özlerler. Bu zamanlarda yanık uzun sesler çıkararak bu özlemlerini dile getirirler. Develerin çığlık koparır gibi çıkardıkları bu sese Türkmenler, “Bızlamak veya Bazlamak” demektedirler. Bozlak kelimesinin de bu şekilde ortaya çıktığı düşünülmektedir(Tatyüz,2001:4) Bozlamak ve Bozulamak kelimesi Azerbaycan Türkçesinde “Yüksek sesle ağlamak” Kırgız, Kazak ve Uygur Türkçelerinde de benzer anlamlara sahiptir(Mirzaoğlu,1998:411).
Bir uzun hava formu olan bozlak, Orta Anadolu’da (Kırşehir, Kırıkkale, Yozgat, Ankara, Çorum, Kayseri, Niğde ve Nevşehir) ve Çukurova’da Yörük Türkmenlerinin bir bölümünde yaygın olarak görülmektedir. Bozlakların tek diziye (makama) bağlı kalmadan icra edilebilmektedir. En az bir oktavdan oluşan ses aralığına sahiptir. Ayrıca genel yapısı itibariyle ince perdeden ve yüksek gürlükte başlayan bozlaklar, daha kalın perdelerde hüzünlü bir hava içinde son bulurlar.
Halay türü oyunların ve halk oyunları müziklerinin tamamı türkülü oyunlardır. Türküler genelde hareketli ve coşkuludur. Bozlakların sevilerek çalınıp söylendiği Niğde’de, bozlak formunda yeni ezgiler çok fazla üretilmemiştir. Uzun hava formu yörede az görülmekle birlikte; düğünlerde bağlama öncülüğünde saz heyetleri tarafından çalınan sözlü kırık havalar, yörede sık görülen ezgilerdendir. Niğde düğünlerinde ve eğlencelerinde genellikle türkülü oyun havaları çalınmış, bu a türkülü oyun ezgilerinin üretilmesine katkı sağlamıştır. Niğde ve Aksaray’da Alevȋ – Bektaşȋ köylerinin bulunmasına rağmen, yörede deyiş ve semah türü ezgiler pek bilinmez ve rağbet görmez(Atılgan, 2002: 4-5).
Niğdelilerden öğrendiğimiz kadarıyla şimdilerdeki gibi eskiden çok bağlama çalan yoktur. Ortalık yerde bağlama çalabilmek ve türkü yakmak için halk tarafından sevilmek ve benimsenmek gerekirdi. Tespit edebildiğimiz yerel sanatçılar söyleyecek lafı olan ve söylediği laf dinlenen kişilerdir. Bu sanatçılar atalarından öğrendikleri gelenekleri aktarma ve Niğde türkülerini geleneksel haliyle yaşatma kavgasında olmuşlardır. Görüştüğümüz çoğu yerel sanatçının ekmek parası kazandıkları ayrı bir işleri olduğunu tespit ettik. Müzik onlar için kendi başına bir geçim kaynağı olamamıştır. Sıklıkla yerel idarelerin bizim yaşatmaya çalıştığımız kültüre destek vermediğini, Niğdeli zenginlerin ise küçük sponsorluklardan bile kaçtıklarını aktarmışlardır(Vural ve Göher Vural, 2018:77).
Niğde’nin yöresel müzik ortamlarda memleket türküleri çalınmakla beraber çevre illerin türkülerine de yer verilir. Ankara oyun havalarının ve popüler türkülerin hızla yayılmakta olduğu Niğde düğünlerinde yöre türküleri unutulma sorunuyla yüz yüze gelmeye başlamıştır(İstanbullu, 2018 :24).
Bu ritüeller içinde önemli bir yeri düğün müzikleri ve müzisyenleri tutmaktadır. Müzisyen iyi ise düğün şen olur, duygulu olur bilinci tüm düğünlerde hâkimdir. Günümüzde “aynılaşan” düğünlerde kullanılan dijital cihazlar, akustik çalgıların yerini alan elektronik enstrümanlar, kültürel değerlerin yok oluşunun bir yansıması gibidir.
Niğde Halk Müziği’nde Kullanılan Çalgılar
Niğde yöresinin folklorik zenginliği çalgılarına da yansımıştır. Niğde ve çevresinde türküler uzun müddet klasik sazlarla çalınmış, bağlama ve diğer halk çalgıları yaygınlık kazanmamış ve ince saz ön planda olmuştur. Bağlama ise her yörede olduğu gibi burada da vazgeçilmez özelliğini korumaktadır. Niğde halk müziğinde görülen takım çalgı geleneği günümüz düğünlerinde maddi yetersizlikler nedeniyle azalsa da Niğde müzik kültürü içerisinde halen devam etmekte ve önem taşımaktadır. Keman, cümbüş, klarnet ve darbuka ile oluşturulan çalgı grubu Niğde yöresinde “klasik takım”, “takım saz” ya da “tam takım” adları ile anılır. Sanat müziği ve halk müziği türlerinin çalındığı takım saz Niğde düğünlerinin vazgeçilmezi iken müzikteki teknolojik gelişimlerin ardında kalmaya başlamıştır. Günümüzde Fertek ve Koyunlu düğünlerinde, bağ bahçe toplantılarında, özel gün ve gecelerde yer almaktadır(İstanbulllu, 2018:25). 1940’lardan sonra keman, cümbüş, klarnet ve darbukadan oluşan bu dörtlünün kadrosunda, daha eski dönemlerde cümbüş yerine ud, klarnet yerine zurna görülüyor olmalıdır. Tam takım bulunamadığı zamanlarda def ve bağlama düğünlerde yer alırdı. Ayrıca tek başına çalıp söylenen yöresel saz sanatçıları da köyden köye gezerek, eğlencelerde çalmışlardır(Vural, Göher Vural, 2018:79).
Orta Anadolu’nun belirli yerlerinde olduğu gibi Niğde ve çevresindeki müzik ortamlarında uzun müddet klasik sazlar görülmüştür. Bağlama daha çok tekli olarak çalınan bir çalgı olup müzik ortamlarında klasik takımın önüne geçememiştir. Düğün, şenlik gibi açık hava ortamlarında bağlamanın sesinin yetersiz kalması nedeniyle, ses gücünü arttırmak için klarnet, cümbüş, keman, darbuka ve yer yer ud çalgılarıyla takım sazlar oluşturulmuş ve böylelikle eğlence ortamlarında birden fazla saz sanatçısı yer almıştır. Bağlamanın ise kadim kullanımı, daha küçük ortamlarda devam etmiştir. Niğde yöresinde kullanılan klasik sazlar; keman, ud, klarnet, cümbüş, kanun ve darbukadır. Bağlama her zaman kullanılmakla birlikte zaman içinde daha sık görülen bir çalgı olmuştur. Kaval ve kabak kemane ise son yıllarda kullanılmaya başlanan çalgılardandır. Niğde yöresinde davul-zurna kullanımı yaygın değildir. Niğde halk sazları genel olarak değerlendirildiğinde, halk sazları ve klasik sazlar bir bütün olarak görülmekte, bağlama temel çalgı olup, keman ile birlikte kullanılmaktadır. Zil ve kaşık ise zaman zaman görülen çalgılardandır.
Teknolojinin ilerlemesi ile birlikte elektronik ses sistemlerinin kullanılması sonucu bağlamanın ses gücü artırılmış, org çalgısının kullanımının yaygınlaşmasıyla ince saza olan talep azalmıştır. Buna en önemli sebep olarak, çok sayıda müzisyene ödenecek miktarın düğün sahibi için fazla olması gösterilebilir. Bu durum Niğdeli saz sanatçılarının ekonomik gücünü ve şehirdeki müziksel etkisini azaltmıştır. Niğde yöresinde takım sazların yaygınlığının azalması, yörede çalgı çeşitliliğinin sınırlanmasına sebep olmuştur.
Geleneksel Niğde düğünlerinin bir tür gelin alma töreni olan seğmen alayı günümüzde yok olmaya yüz tutmuş bir gelenektir. “Seğmen alaylarının olmazsa olmazı müziktir. Seğmen alayına eşlik eden başlıca çalgılar, davul ve zurnadır. Bu çalgılar, düğüne gelen misafirleri seğmen alayı ile birlikte karşılarlardı. Bilhassa damadın seğmen alayını damlardan hoplayarak izlemesi geleneğinin olduğu köylerde, damadın dinlenmesi için verilen molalarda davul-zurna, daha da canlı çalmaktadır. Seğmen alayına Niğde’de tam takım ya da dörtlü takım olarak adlandırılan cümbüş, klarnet, darbuka, keman çalgıları da eşlik edebilmektedir. Bu çalgılar eski Niğde düğünlerinde seğmen alayı ile gittikleri evin önünde sabaha kadar çalarlar; ertesi gün kızı alan seğmen alayı ile erkek evine gelirlerdi. Bu eğlencelerde bağlama da yer alırdı. Davul-zurna ikilisi, tam takım ve bağlama ile darbuka seğmen alayına hem yürürken, hem de düğün evlerinde eşlik ederdi”(Göher Vural ve Vural, 2017:98)
Klarnete gırnata, darbukaya deblek denilmesi ilde yaygın. Ancak Güllüce Köyü’nden Hüseyin Gültekin’in cümbüşe, cümbüz demesi de dikkatimizden kaçmıyor. Niğde merkezde keman, cümbüş, klarnet, ud, def ya da darbuka en sevilen çalgılar. Ayrıca Niğde düğünlerinde yörenin Halk Müziği sanatçılarından olan Ali Ercan bağlama çalarak, Niğde türkülerini, İç Anadolu oyun havalarını seslendirirmiş (Vural ve Göher Vural, 2018:82).
Hüseyin Gültekin eski Güllüce düğünlerini şöyle anlatıyor: “Cümbüz (cümbüş), gırnata (klarnet), deblek (darbuka) çalanlar gelirlerdi. Gelin çıktı mı, çalgıcılar paralarını alır, giderlerdi” (Hüseyin Gültekin – Güllüce). Eski Ulukışla düğünlerinde ud, cümbüş ve def en sevilen çalgılardandı. Köydeki müzisyenler, en sevilen ve popüler olan şarkı ve türküleri bilirlerdi. Aynı zamanda radyolarda çalınan popüler şarkıları da bilirler ve düğünlerde bunları söylerlerdi (Vural ve Göher, 2018:82).
Niğde gibi bir Anadolu şehrinde halen tam takım çalgı dedikleri ekiplerin kullanılıyor olması ayrı bir araştırma konusu olacak nitelikte bir husustur. Oturak âlemleri Niğde yöresinde müziğin önemli bir unsurudur. Ali Ercan’ın eserindeki bilgilere ve yaptığımız kişisel görüşmelere dayanarak söyleyebiliriz ki; bugün çok seyrekleşen oturak alemleri geçmişte Niğde’de sıklıkla ve gelenekli bir şekilde yapılmaktaydı. Ali Ercan’a göre “Bilindiği üzere eski oturak âlemlerinde tenekelerle rakı, küplerle şarap içilir, bir iki kadınla beraber bağ evlerinde, kelerlerde ışıkları çam ve bezir olan eğlenceler devam ederdi… Bir oturakta Murtaza Ağa oturakta oynayan kadınlardan birine âşık olur. Bu oturaktakiler tarafından fark edilir ve kurulan bir pusuda Murtaza Ağa öldürülür(Ercan, 1965:32).
Tatyüz’e göre, Niğde’de tam takım denilen ekip (Cümbüş, Keman, Klarnet ve Darbuka) Konya’daki Oturak Âlemi (Barana) geleneğinden Niğde’ye taşınmıştır(Tatyüz.2001:12). Bu görüş tartışmaya açıktır. Konya oturak âlemlerinde kullanılan çalgılar arasında ilk sırayı bağlama almaktadır. Sonrasında ud, Kanun, cümbüşte bu ekibe eklenmiştir. Bu çalgılar Konya’da bağlama ile çalıp söyleme geleneğini renklendirmek için kullanılmıştır. Lakin Niğde’deki gibi sokak düğün ve eğlencelerinde hiçbir daim Niğde’deki tam takım manasında ekipler Konya’da kullanılmamıştır. Bizim araştırmalarımıza göre bunun sebebi, mübadele sonucunda Niğde’ye yerleştirilen yurttaşlarımızın şimdiki Yunanistan topraklarından taşıdıkları müzik kültürü olmalıdır diyebiliriz.
Atılgan, H. (2002) Geçmişten Günümüze Niğde Halk Müziği. T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara: Başbakanlık Basımevi.
Ercan, A. (1965). Karakaş Gözlerin Elmas ve Niğde Türküleri. Niğde: İl Basımevi. ,
Göher Vural ve Vural (2013). Niğde Kültürünün Sesi: Niğde Türküleri, Turkish Studies, C.8/3, Winter, s.645-657.
Göher Vural, F. Vural, T. (2013). Niğde Kültürünün Sesi: Niğde Türküleri, Turkish Studies, C.8/3, Winter, s.645-657.
Göher Vural, Vural. (2017). Niğde Düğünlerinde Seğmen Alayı ve Bu Alaya Eşlik Eden Çalgılar. TÜRÜK Uluslararası Dil, Edebiyat ve Halkbilimi Araştırmaları Dergisi. Yıl:5, S:9, 5-99.
İstanbullu, S. (2018) Niğdeli Saz Sanatçıları ve Eserleri, Eğitim Yay. Konya
Mirzaoğlu G. (2008) Toroslar’dan Çukurova’ya Yankılanan Ses: “Bozlak”, Folkloristik, Ankara.
Ongan, H. (1937) Niğde Halk Türküleri, Niğde Halk Evi Yayınları, Niğde.
Tatyüz, H. (2001) Niğde Yöresi Halk Türkülerinin Melodik Yönden İncelenmesi, Niğde Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Güzel Sanatlar Eğitimi Anabilim Dalı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Niğde.
Vural ve Göher Vural (2018) Niğde İlinde Kültür ve Müzik, Konya, Kömen Yay.