Sabri Özdağ (d.1945)
1945 yılında Niğde Merkez Yenice Mahallesinde doğdu. O yıllarda yedi mahalleye sahip olan Niğde, birbirini tanıyan bilen ailelerden oluşmaktaydı. Özdağ Ailesi de Niğde’nin tanınan ailelerindendir. 5 kardeşin her birinin müzikle ilgilendiği ailede Sabri Özdağ 13 yaşında müziğe başladı. 15 yaşında büyük kardeşinden bağlama çalmayı öğrendi. Akrabalarının da müzikle ilgilenmeleri sayesinde, birlikte müzik yapma ve icrasını geliştirme olanağı buldu. Halkevleri’nin bünyesinde açılmış olan bağlama kurslarına katılarak icrasını geliştirdi. 1966-1967 eğitim öğretim yılında Niğde Lisesi’nden mezun olmuştur. Daha sonra ilköğretmen okulunu açıköğretimle bitirerek ilkokul öğretmeni olarak göreve başlamıştır. 29 yıl hizmetten sonra 1995 yılında öğretmenlik mesleğinden emekli olmuştur.
1945 yılında Niğde Merkez Yenice Mahallesinde doğdu. O yıllarda yedi mahalleye sahip olan Niğde, birbirini tanıyan bilen ailelerden oluşmaktaydı. Özdağ Ailesi de Niğde’nin tanınan ailelerindendir. 5 kardeşin her birinin müzikle ilgilendiği ailede Sabri Özdağ 13 yaşında müziğe başladı. 15 yaşında büyük kardeşinden bağlama çalmayı öğrendi. Akrabalarının da müzikle ilgilenmeleri sayesinde, birlikte müzik yapma ve icrasını geliştirme olanağı buldu. Halkevleri’nin bünyesinde açılmış olan bağlama kurslarına katılarak icrasını geliştirdi. 1966-1967 eğitim öğretim yılında Niğde Lisesi’nden mezun olmuştur. Daha sonra ilköğretmen okulunu açıköğretimle bitirerek ilkokul öğretmeni olarak göreve başlamıştır. 29 yıl hizmetten sonra 1995 yılında öğretmenlik mesleğinden emekli olmuştur.
Kendi yaptığı dut oyma sazlarıyla küçük yaşta ustalığını ilerleten Özdağ, zaman içinde bağlama dersleri de vermiştir. Öğretmenlik mesleğinin yanında terzilik, kalaycılık, bahçecilik, fırıncılık, aşçılık, duvar ustalığı gibi meziyetleri bulunmaktadır. Mahalli sanatçılığın dışına hiçbir zaman taşmamış, düğünlerde ve maddi karşılığı olan davetlerde yer almamıştır. Özdağ, şiir yazmak, Niğde mızrabını yaşatıp öğretmek, Niğde halk kültürüne yönelik besteler yapmak dışında müzik, tarih ve edebi konularda öğreticilik yapmıştır. Toplumda gördüğü aksaklıkları, olayları, eleştirilerini, gelenekleri, coğrafi ve tarihi ögeleri çalışmalarında konu alan Özdağ çok sayıda şiir yazmıştır. Şiirlerini ve yazmış olduğu yazılarını yerel gazete ve dergilerde yayınlamanın yanı sıra bestelemiş olduğu bazı şiirlerini çeşitli televizyon ve radyo programlarında da seslendirmiştir. Niğdeli halk şairi Fikret Dikmen ile birlikte Niğde Polis Radyosu’nda iki yıl “Tatlı Dilden Sarı Tele” adında bir radyo programı yapmış, bu programa Niğde’nin halk sanatçılarını davet etmiş, onlarla birlikte Niğde türkülerini ve Anadolu türkülerini seslendirmiştir. TRT radyolarına da konuk sanatçı olarak katılmıştır.
Herkesin gördüğünü farklı bakış açısı ile görüp anlatabilmenin bir halk sanatçılığı vasfı olduğunu belirten Özdağ, yazılmış olan geçmişi yinelemenin anlamının olmadığını; daha önceden yapılmış olan şeyleri tekrarlamanın bir kıymet taşımayacağını; önemli olanın bu günü, olduğu haliyle ve gören gözlerle dile getirmek olduğunu belirtmektedir. Özdağ, yapmış olduğu çalışmalarında bunu başarmış; Niğde’nin kültürel, sanatsal ve tarihsel varlığını koruyup kaynak teşkil etmekte önemli bir rol almıştır. Niğde türkülerinin ortaya çıkarılması, korunması ve yayılmasına hem çalıcılık vasfı hem de araştırmalarıyla büyük emek ermektedir. 2001 yılında Halil Atılgan öncülüğünde, köy köy gezerek Niğde’ye ait türkülerin derleme çalışmasına katılmıştır. Niğde ve civar yörelerde çok sayıda düğün çalan müzisyenlerin olduğunu belirten Özdağ, bu müzisyenlerin birçoğunun halk sanatçısı olmadığını dile getirmektedir. Halk sanatçılığı vasfı taşıyan kişileri Kültür Bakanlığı’na yönlendirerek Bakanlığın yapmış olduğu sınav neticesinde “Kültür Bakanlığı Mahalli Sanatçısı” unvanı almalarını sağlamıştır. İl Kültür Müdürlüğü’nden, Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan, TRT ve Niğde Valiliği olmak üzere birçok kurum ve kuruluştan almış olduğu ödülleri bulunmaktadır. Sabri Özdağ, şiir yazmanın, insanın özünden geldiğini, insanın gördüğü güzelliği ve içinde var olan güzelliği ortaya çıkardığını belirtir. Geçmişten günümüze kültürel ve sanatsal faaliyetlerine devam eden Özdağ 2002 yılında Niğde Folklor ve Kültür-Sanat Derneği’ni kurmuştur. Bu dernek, halen Yazar ve Sanatçılar Birliği (Yazsan-Bir) adı altında çalışmalarını hem edebi hem de müziksel alanda devam ettirmektedir. 1412 yılında inşa edilen ve Selçuklu mimarisinin özelliklerine sahip tarihi bir medrese olan Niğde Ak Medrese’de faaliyetlerini sürdüren dernekte; öğrencilere, müzikle ilgilenenlere, folklor, edebiyat ve bağlama üzerine ücretsiz dersler verilmekte, düzenli olarak haftada bir gün etkinlikler yapılmaktadır. Halk bilimi, edebiyat ve halk müziği alanlarında sohbetler düzenlenmekte ve bilgi paylaşımları sürdürülmektedir. Özellikle çeşitli illerden gelen üniversite öğrencilerine farklı bir ortam sağlayıp kucak açmanın önemli olduğunu düşünen sanatçı, bu öğrencilere kültürel anlamda yardımcı olmaktadır. Bu yardımlar sayesinde öğrencilerin, üniversiten almış oldukları akademik bilgiyi bu tür derneklerde hayata taşıdıklarını, halk kültürü ile birleştirdiklerini belirtmektedir. Geçmişten Günümüze Niğde Türküleri kitabının yayınlanmasında ve Niğde türkülerinin derlenmesinde rol almıştır. Niğde’nin meşhur “Naciye” türküsü de bu araştırmalar sırasında ortaya çıkarılmış bir türküdür. Niğde düğünlerini olmazsa olmaz türkülerinden biri haline gelmiş olan bu türkü merkez salon düğünleri de dâhil olmak üzere her düğünde çalınmakta ve kendine has bir oyunla oynanmaktadır. Tavşan zıplaması hareketi gibi bir hareketle oynanan oyun, özellikle Niğde kadınları tarafından sevilerek oynanmaktadır. Özdağ’ın Trabzon kolbastısı gibi ulusal alanda da tanınmaya başlayacak olan bu türküyü ve oyununu tanıtma çalışmaları sürmektedir.